30 Temmuz 2025 Çarşamba

Kurb Yıldızı

 


“Ey tâlib! Uzaklaştığının farkında olmayan, yakınlığı arayamaz.”

Cenâb-ı Hak buyurur:

﴿وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ﴾


“Biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf, 16) 

Bu ayet-i celîle, Hakk’ın kullarına olan mutlak kurbiyetini beyan eder. Zira Allah Teâlâ için mekân ve mesafe bahis mevzusu değildir. O, kuluna her an hazır ve nazırdır. Lakin bu yakınlık, kulun idrak ve şuur mertebesi nisbetinde bir hakikate dönüşür. Hakk zaten yakındır; mesele kulun ne kadar uzaklaştığını sezebilmesindedir. Çünkü bir şeyin yokluğu ancak onun farkına varan bir idrakle hissedilir.

Ey tâlib! Manevî yolculuk dediğimiz seyr u sülûk, uzaklaştığını fark ettiğin anda başlar. Bu fark ediş, sadece bir bilgi değil; kalbin sızısı, ruhun hicranıdır, kulun anavatanına sıla hasretidir. Zira nefs, kul ile Hak arasındaki mesafeyi örten kalın bir perdedir. O perde öylesine mahirdir ki, uzaklaştığını bile gizler. Nefs, “yakınsınvehmini verirken, seni aslında Hak’tan koparır.

Buna mukabil kalp, Hakk’a vuslat hasretiyle yanan bir aynadır. Kalp, bu uzaklık hissiyle çırpınmaya, yakınlık için arayışa başlar. Kalp, nefsin örttüğü uzaklığı aşmaya çalışır. İşte sefer budur: Nefsin örtüsünden sıyrılıp kalbin hakikatine varmak.

Bu hâli müşahhas kılmak için şöyle bir temsil getirebiliriz:

Bir aynaya yüzünüzü ne kadar yaklaştırırsanız yaklaştırın, tozla kaplıysa suretiniz görünmez. O hâlde asıl mesele yakın olmak değil, ayna olan kalbi temizlemektir. Uzaklığı fark etmek, aynadaki kiri görüp silmeye karar vermektir. Temizlenmiş ayna, zaten hep orada olan sureti gösterir. Tıpkı temizlenmiş bir kalbin, hep yakın olan Hakk’ı idrak etmesi gibi.

Bu sebepledir ki, “Ey tâlib! Uzaklaştığının farkında olmayan, yakınlığı arayamaz” denildi. Bu kelâm, manevî yolculuğun hem başlangıcını hem de niyetin tecdîdini ihtar eder. Çünkü:

Farkında değilsen, aramazsın.

Aramazsan, bulamazsın.

Bulmazsan, ebedî uzaklık içinde kalırsın.


Hülasat’ul- Kelam:  Ey tâlib, senin seyrin fark etmekle başlar, idrak etmekle derinleşir, aramakla şekillenir, bulmakla kemale erer. Ve bil ki her buluş, aslında hep orada olanı görmeye başlamaktır. Çünkü O, sana şah damarından daha yakındır; lakin sen, kalbini arıtıncaya dek, O’nu uzak sanırsın.

KZ




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder