11 Eylül 2025 Perşembe

Dostluğun Hakikati ve Takvânın Mîzanı

Dostluğun Hakikati ve Takvânın Mîzanı

“اَلْاَخِلَّٓاءُ يَوْمَئِذٍ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ اِلَّا الْمُتَّقٖينَ”
“Dostlar o gün birbirine düşman kesilirler, ancak takvâ sahipleri müstesna.” (Zuhruf 43/67)

İnsanoğlu dünyada çeşitli sebeplerle dostluk kurar. Kimi menfaat üzerine, kimi heva ve heves üzerine, kimi de ortak zevk ve geçici arzular üzerine dost olur. Ancak bütün bu sebepler fânîdir. Sebep fânî olunca neticesi de bâtıl olur. İşte bu sebeple Kur’ân, dostlukların kıyamet günü düşmanlığa inkılab edeceğini haber verir.

Gazâlî Hazretleri İhyâ’sında şöyle der:
“Dünyada dostluk ve kardeşliğin aslı din içindir; onun dışındaki bütün dostluklar bozulur, ahirette dağılır. Zira din dışındaki her dostluk, ya menfaat ya heva ya da geçici arzu sebebiyle kurulmuştur. Bu sebepler ise fânîdir. Sebep fânî olunca neticesi de bâtıl olur. Böylece o gün dostlar birbirine düşman kesilirler. Ancak Allah için sevgi ve takvâ üzere kurulan dostluk, baki kalır.”

Bu beyan gösteriyor ki dostluğun mîzanı takvâdır. Kalpler Allah için birleştiğinde, bu bağ ne dünyada çözülür ne de ahirette dağılır. Fakat dünya sevgisi, mal hırsı veya nefsânî arzu üzerine kurulan bağlar, hesab günü ateşe dönüşür. O gün herkes birbirinden davacı olur; dostluk düşmanlık, muhabbet kin olur.

Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuştur:
«الْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ»
“Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96)

Binaenaleyh, kiminle dost olduğumuza, kalbimizi kime bağladığımıza dikkat etmek zarurîdir. Allah için kurulan muhabbet baki, dünya için kurulan muhabbet ise geçicidir. Ahirette kurtuluşun anahtarı, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.

Dünya için dostluk, ahirette düşmanlıktır.


KZ

2 yorum:

  1. Yazınız her zamanki gibi düşündürücü ve etkileyici.Bana bir ayet ve hadis hatırlattı vesilenizle:
    “Ameller niyetlere göredir ve herkes için ancak niyet ettiği vardır…”
    (Buhârî, Bed’ü’l-Vahy 1; Müslim, İmâret 155
    * Hud suresi 15-16
    Kim sadece dünya hayatını ve onun ziynetini isterse, onlara yaptıklarının karşılığını eksiksiz veririz. Bu hususta onlara hiçbir haksızlık yapılmaz.
    مَنْ كَانَ يُر۪يدُ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا وَز۪ينَتَهَا نُوَفِّ اِلَيْهِمْ اَعْمَالَهُمْ ف۪يهَا وَهُمْ ف۪يهَا لَا يُبْخَسُونَ
    Men kane yuridul hayated dunya ve zineteha nuveffi ileyhim a'malehum fiha ve hum fiha la yubhasun.
    …….

    YanıtlaSil