Vefâ ve Hıyânet Üzerine
Uzun yıllar hânemden çıkmadığımdan, hâlime, kelâmıma ve tefekkürlerime şahit olmak isteyen dostlarım bazen ziyaretime gelir. Geçenlerde yine böyle bir sohbet meclisinde, misafir olan bir kimse bana şu suali sordu:
— “Vefâ nedir, hıyanet nedir?”
O dem vakti ben de cevaben şöyle demiştim: “Ne ise lügat mânâsı, odur.” Lâkin bugün, gördüğüm manzaralar ve tecrübeler bana gösterdi ki, artık sonbaharın yaprakları gibi savrulan kimseler lügat mânâlarına bile ihanet eder olmuşlar. Kelimelere kendi menfaatlerince mânâlar yüklemekte, lafı eğip bükmekte, manayı tersyüz etmekte pek mahirler.
İhanetine evvelden kılıf arıyorlar; minare çalanın önceden kılıfını hazırlaması misali. İhaneti işlemekte kararlılar, lakin onu ihanet değilmiş gibi göstermek için türlü bahanelere sarılıyorlar. Kimi zaman bu ihanetleri, bir eleştiri kisvesine bürünüyor, kimi zaman bir tespit yahut samimiyet perdesi arkasına gizleniyor. Oysa ne kadar kılıf hazırlansa da, hakikatte ihanetin adı da, sadakatin adı da ezelde tayin edilmiştir, behey şaşkın!
Sual zihnimde tekrar canlandığında şunu düşündüm: Vefâ, şartlar zor da olsa, dostunuz sizi dar da etse, onunla yürüdüğünüz yolun hatırına sadık kalabilme sanatıdır. Sözde ve özde sebatkâr olmaktır. Aslında vefâ, insanın en müşkül zamanlarda bile “ben buradayım” diyebilmesidir. Kur’ân’da bu sırra işaretle şöyle buyrulur:
وَأَوْفُوا بِالْعَهْدِ ۖ إِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْـُٔولًا
“ Ahde vefâ gösteriniz. Çünkü ahid (söz) sorumluluk gerektirir ”
(İsrâ, 34)
Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in de:
" لَا إِيمَانَ لِمَنْ لَا أَمَانَةَ لَهُ وَلَا دِينَ لِمَنْ لَا عَهْدَ لَهُ "
" Emaneti olmayanın imanı olmaz; ahde vefâ göstermeyenin dini olmaz "
(Ahmed b. Hanbel, Müsned)
buyruğu, vefânın hem beşerî hem ilâhî bağlamdaki kıymetini gösterir.
İhanet ise lügat itibarıyla hıyânet, emanete nankörlük, sadakatsizliktir. İmam Gazâlî der ki, ihanet kalbin kirlenmesinden başlar; kişi evvelâ kendi özüne, sonra dostuna, sonra da Rabbine ihanet eder. Hâsılı, ihanet, vefânın yokluğu; vefasızlığın en müşahhas tezahürüdür. Hatta kelimeleri eğip bükmek, manayı menfaate göre devşirmek de bir tür hıyânettir.
KZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder