7 Ekim 2025 Salı

Derdi Allâh Olan, Gayrı Derd Bilmez


Gönül meydânında aşkın od’u yanar ey cân,
Sönmez bu ateş, her dem açar gülistân;
Masivâdan geçen bulur her dem îmân
Derdi Allâh olan, gayrı derd bilmez.

Nefs-i emmâreden geç, hevâ zenciri kır,

Teslîm ol ki cânın bulsun sekinet sır;

Nûr ola gönül, karanlık sabaha erir

Derdi Allâh olan, gayrı derd bilmez.


Fenâdan bekâya varan yol bir ince sırât,

Sefer ehline açılır orda nice hayrât;

Cezbe ile sahv birleşir, olur vahdet-i lezzât

Derdi Allâh olan, gayrı derd bilmez.


Cennet de nâr olur aşk olmayınca,

Nâr da gülşen olur aşk dolunca;

Bir “Âmin”e âlem secdeye varınca

Derdi Allâh olan, gayrı derd bilmez.


Tecellâ-yı Cemâl cilâ verir gönüllere,

Celâl erişince kul durur edeplere;

“Lâ fâile illâ Hû” iner bütün fiillere

Derdi Allâh olan, gayrı derd bilmez.


Ezelde mey sunuldu aşk kadehinden,

İçen kurtuldu gamın her zerresinden;

Cânânı bulan âşık geçti benliğinden

Derdi Allâh olan, gayrı derd bilmez.


Niyâzım budur: Yâ Rabb, kıl beni pâk u sâlim,

Nefs aynasını cilâ eyle, etme beni zâlim;

Habîb’inin edebiyle daim ola hâlim

Derdi Allâh olan, gayrı derd bilmez.


KZ