Kadim Terbiye ile Modern Çocuk Eğitiminin Farkı: Gazâlî’nin İkazı
İmam-ı Gazâlî Hazretleri, İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn adlı eserinde insanın gelişim seyrini anlatırken şu hakikati dile getirir:
“Şehvetler, akıl kemâle ermeden evvel, çocukluk ve gençlikte kemâle ulaşırsa, şeytanın askerleri öne geçip mevziyi zabteder. Kalp de tabiatın adetiyle bu şehvetlere mutlaka ünsiyet ve ülfet peyda eder. Neticede şehvetler kalbe galebe çalar ve onlardan sıyrılmak kişiye pek müşkül gelir.”
Bu söz, aslında insan terbiyesinin en mühim noktasını işaret eder. Çünkü çocukluk ve gençlik, aklın henüz kemale ermediği, ama şehvetlerin bütün ihtişamıyla kuvvet bulduğu dönemdir. Bu devrede alınan ahlak, benimsenen alışkanlık ve işlenen huylar, kalpte kök salar; kişi ömrü boyunca onlarla yaşar.
Kadim Kültürde Çocuk Terbiyesi
Kadim irfanımızda çocuk terbiyesi, sadece bilgi öğretmek değil; nefis terbiyesi ve kalp eğitimi üzerine kurulmuştur. Çocuğa küçük yaşta sabır, edep ve sınır bilinci aşılanır; arzularının dizginlenmesi öğretilirdi. Bu, çocuğun fıtratını köreltmek değil, bilakis onu korumaktı. Zira ham bir fidan nasıl budanmazsa vahşî bir orman ağacına dönüşürse, şehvetleri dizginlenmeyen bir çocuk da kalbinin selametini kaybederdi.
Osmanlı mekteplerinde talimle birlikte terbiye kavramı hep ön plandaydı. Çocuğa yalnızca “bilgi” verilmez; dua, zikir, edepli oturup kalkma, merhamet ve hürmet öğretilirdi. İlmihal bilgisi, ahlakla birlikte verilirdi. Çünkü biliyorlardı ki sadece aklı beslemek, kalbi aç bırakmaktır.
Muasır Zihniyetin Çıkmazı
Bugün ise çocuk terbiyesi, “özgürlük” adı altında şehvetlerin önünü açmakla eşdeğer görülüyor. Modern pedagojinin sıkça tekrarladığı “çocuğun kişisel gelişimi” ifadesi, çoğu zaman nefis gelişimiyle karışıyor. Çocuğun her arzusuna kapı açmak, onu hür kılmak değil; şehvetin kölesi yapmaktır.
Nitekim Gazâlî’nin asırlar öncesinden yaptığı ikaz, bugün bütün çıplaklığıyla karşımızdadır. Akıl olgunlaşmadan şehvet serbest bırakıldığında, kalp o alışkanlıklarla ünsiyet peyda eder ve onları bırakmak son derece müşkül olur. Bugün toplumların yaşadığı pek çok ahlaki bunalımın arkasında da bu hakikat vardır.
Hakiki Özgürlük Kalbin Hürriyetidir
Kadim terbiyenin öğrettiği şey, çocuğun iradesini eğitmekti. Nefsi gemlemeyi öğrenmeyen kişi, zahirde özgür olsa da batında köledir. Gerçek hürriyet, kalbin şehvetlerin esaretinden kurtulmasıyla başlar.
Gazâlî’nin işaret ettiği sırat-ı müstakîm de tam burada devreye girer: akıl, gazap ve şehvet kuvvelerini itidal üzere tutmak. İşte kadim terbiyenin hedefi bu idi: dengeli insan, yani Hazret-i İnsan.
KZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder