Tercümesi:
Basîret nûruyla bakan ve Kur’ân’ın nurlarından feyz alan kimseler bilirler ki, her selîm kalp Allâh katında makbuldür; o kalp âhirette Allâh’ın huzurunda nimetlere erer ve bâkî gözüyle Allâh’ın cemâline nazar etmeye hazırlanır.
Şerhi:
Burada Gazâlî Hazretleri, “kalb-i selîm”in hakikatine işaret ediyor: Kalp, şirkten ve kötü ahlâktan arındığında Allâh katında makbul olur. Böyle bir kalbin mükâfatı sadece cennet nimetleri değil, Cemâlullah’ı müşâhede etmektir. Bu da, Kur’ân’ın nuruyla basîret kazananların sezdiği en büyük hakikattir.
Gazâlî Hazretleri kalbi, basîret gözüne benzetir. Göz nasıl güneşe ihtiyaç duyarsa, basîret de Kur’ân’ın nuruna muhtaçtır. Kur’ân’dan beslenmeyen kalp, kör bir göz gibidir; görse de hakikati idrak edemez.
1. Kalb-i Selîm ile Bâkî Gözün Münasebeti
İtidal ahlâkı, kalbin dengesini kurar; o dengeyle doğan duygular bâkîdir, zîrâ Allâh’a dayanır. Böyle bir kalbin gözü de bâkî olur. O gözle “cemâlullah müşâhedesi”ne hazırlanılır.
“ وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ، إِلَى رَبِّهَا نَاظِرَةٌ ”
“ O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıldır, Rablerine nazar etmektedirler. ” (Kıyâme, 22-23)
2. İfrat ve Tefritin Fânîliği
Gazâlî’ye göre gazap ifrata varırsa tehevvür, tefrite düşerse korkaklık olur; şehvet ifrata varırsa fücur, tefrite düşerse donukluk olur. Bu ahlâk kalpte “fânî hisler” doğurur. Fani duygularla beslenen kalp selîm olamaz; hakikati müşâhede edemez.
3. İtidâlin Neticesi: Cemâlullah Müşâhedesi
İtidâl üzere terbiye edilen kalp, selâmet bulur; selâmet bulan kalp, bâkî duygularla dolar; o duygular, sahibini cemâlullah müşâhedesine hazırlar. İşte buradaki incelik: Kalbin selâmeti ahlâkı tesviyeye bağlıdır. Ahlâkı tesviye eden kalbin gözleri bâkî olur.
Netice
Sûfîler demiştir ki: “Kim kalbini fânîden temizlerse, bâkî olanın cemâline mazhar olur.” Yani kalb-i selîm, sadece bir ahlâk tasfiyesi değil, aynı zamanda bâkîye açılan bir kapıdır.
Not: İhyâ’u Ulûmi’d-Dîn adlı eserin Kitâbü’t-Tevbe kısmından küçük bir bölümün tercümesi ve şerhdir.
KZ
❤️
YanıtlaSil